Yemekteyiz programını seyredip seyretmediğimle ilgili hemen hemen hergün soru alıyordum. Cevap hep hayır da olsa bunu öğrenmek gerektiği için seyrettim, hem de bir gün değil, bir hafta boyunca.
İyi ki de seyretmişim.
Birçok şey öğrendim.
Birçok şeye kahroldum.
Birçok fikirde insanların nasıl tesir altında kaldıklarını gördüm.
Söylenecek birşey bulunamazsa, kötü yorumlar yapılabileceğini öğrendim.
Çoğu zaman duyduklarıma inanamadım.
Çoğu zaman biz insanların ne kadar bencil ve acımasız olduklarını, kendi çıkarları için yalan söyleyebilecekleri de gördüm.
Bir iki gün önce söylenen şeylerin daha sonra unutulacağını, kendi söyledikleri veya yaptıkları şeylerin tam tersini yapabileceklerine şahit oldum.
Gördüğüm şey hiç hoşuma gitmedi.
Yeniliklere kapalı olduğumuzu!
Toplumda farklı bir insan olunca dışlandığını, kötülendiğini, çamurla sıvandığını!
Bilmediklerimizin olmadığını, herşeyle ilgili bir fikrimiz olduğunu, bunların yanlış olduğunu kabul etmediğimizi!
Herkes yemek pişirmeyi bilmek zorunda değil. Burada onu irdelemiyorum.
Herkes menü planlaması bilir diye birşey de yok. Konum bu da değil.
Amerikan veya Avrupa menşeili firmalardan alışveriş edebiliriz, evimiz o veya bu şekilde bu ülkelerin ürünleri ile dolu olabilir. Kıyafetlerimizi özellikle bu markalardan seçebiliriz. Ama yemek oldu mu Türk kesiliriz.
Aslanız biz. Türküz.
Peki ne yer Türkler?
Türkiye topraklarında yaşayan halkın ne yediğini, yemek kültürünün nasıl olduğunu bilir miyiz? Peki bilmediğimiz şeyi neden kötüleriz?! Neden yenilikler iğrençtir?
İnsan olmak zorundayız ama ne olduğunu unutmuşuz.
Belki de hiç öğrenmemişiz, ailemizden görmemişiz.
ikibin9 temmuz, geçirdiğim bir hafta sonucu yazdım, sanıyorum sonlara doğru… Daha acımasız bir yazı yazmak istemediğim için kısa kestim.