sabah aklımdaki şeyi buraya yazana kadar unuttum. zaten bir de baktım ki bir ayı geçirmişim. aslında ne kadar da çok şey vardı yazacak. neyse…
tamam sıcak da yemeyecek miyiz demiştim ya, evet o durum hepimiz için geçerli ama benim iştahımda scakla ilgili bir değişiklik olmadı, yalan söyleyemeyeceğim. hatta öyle ki devamlı ekmek zeytinyağı ve domates yemek istiyorum sanırım. sonra canım et çekiyor, sucuk çekiyor filan ama bir türlü sebze çekmiyor. salata gene istiyor canım arada neyse ki. ee, ne pişiyor diye soracaksınız, ben de bilmiyorum. dışardan yemek yemiyoruz tabii ama mutfak öğlen güneşi aldığı için zaten uzun vakit geçirmek veya fırını yakmak söz konusu değil.
sevindiğim şey kırmızı soğan çıktı, o da salataya giriyor, palamutlarla yenene kadar. hem de domateslerin üzerine halka halka yerini alıyor… sonra evde cunda ve izmir teneke tulumlar var onlar da salataya… ama en güzel şey sanırım ançüez ve sarımsaklı limonlu bol zeytinyağlı salata sosu oluyor. sarımsakları dövüp üzerine ançüezler atıp, onlarla ezip, karabiler ekleyip sonra limonla seyreltip en son bol zeytinyağı ile kıvamını tutturuyorsun. marula çok yakışıyor bu ançüezli tat. sarımsağa da tuz eklediğim için ayrıca pek tuza ihtiyaç olmuyor.
aşçınıın sözü: organik pazar gene güzel olmaya başladı ama 5 ile 7 lira rasında domates, 4 liraya adet marul, 6 liraya limon, 24 liraya sarımsak, 5 liraya hıyar olunca insan sinirleniyor. en bol olduğu zamanlarda, satıyor diye bu kadar fiyat çekilmemeli. bunu onlara da söylüyorum, yetiştiricilere, çiftçilere, buradan da yazıyorum, buyrun!
aşçının yazar kısmısı notu: dün sibel bana içten içten baktı, hadi der gibi, akşam da nil bir sürü yol gösterdi, hatta bütün bahanelerimi de çürüttü, müteşekkirim ki onlar gibi güzel arkadaşlarım var. o kadar çok bahanem var ki bazen kendimden skılıyorum. bahanelerin sebebi başlayıp da bir türlü yazmaya vakit yaratmadığım kitabım. kendime ait olsun istediğim ilk kitabım. görücez.