ayşe nur hanım ve güleryüzü, emayelerinden ve yemeklerinden önce insanın içini ısıtıyor. akşam ayrı güzel evin içi, gündüz ayrı güzel bahçesi. güneş, mavi, beyaz, limonlar, kekikler, saksılar, güzel işte!
yemekler tezgahta sergileniyor, ne istersen söylüyorsun. öyle çok seçenek yok, gerek de yok zaten. sinkonta, çalkama, enginar, radika, sarma, çiçek dolması gibi çeşitler vardı, seçtik oturduk, şarabımızı söyledik. zeytinyağlılar nasıl olması gerekiyorsa öyle, dolaba girmemiş, zeytinyağından sakınılmamış, bir sürü karışık malzeme ile yemek boğulmamış, herşeyin tadını alıyorsun, az ve öz malzeme. tabakta kalan yağı da sıyırıveriyorsun bazlama ile. sonra gelsin tarçınlı yoğurtlu selanik köftesi, kuzu tandır… hani hergün gitmek isteyeceğiniz bir yer vardır ya, öyle asma yaprağı benim için. ayşe nur hanım’ın ürünlerini üreticiden alması ve mevsiminde taze taze yemek yapması da yanında cabası!
yalnız; istanbullular her gittikleri yeri kendilerine çeviriyorlar, kapıdan içeri girer girmez sergiledikleri şımarık tavırlar, beş karış surat, yer beğenmemek, masada yüksek sesli konuşmalar… bir rahat durun, bir etrafınıza bakın, bir nefes alın, bir mutlu olun be kardeşim demeden kendimi alamıyorum… alın işte yazdım da!
asma yaprağı adres: tokoğlu mah. 1005 sokak no:50, alaçatı, kime sorsanız gösterir zaten.