herşey yeni.
mahalle, ev, komşular. kasap, manav, pazar, pastane, fırın, kuruyemişçi, dondurmacı. mutfak. yeni.
kuzine de. gazlı 1960 model amerikan fırından, günümüze doğru bir yol aldım. 4 fırınlı, 5 bekli, 2 elektrikli koca bir siyah arçelik mutfağımda hüküm kurdu. evet arçelik. aylarca bakmadığım model marka kalmadı, en çok içimin ısındığı ve işlevselliğini, yerli üretimi olduğunu da düşünerek arçelik de karar kıldım. üç ay oldu, iyi ki arçelik demişim.
fanlı fırın ilk defa kullanıyorum. eski fırın gazlı ve sadece ısı ayarlıydı. fanlı fırına alışmak kolay oldu. hemen bir defter açtım. hangi refta, kaç derecede, hangi metodda, ne iyi pişiyor, ne pişmiyor diye. bana en iyi yolu ise onu okumak gösterdi. deneme yanılma. practice makes it perfect!
en keyifli yemeklerimiz bu mevsimde, hamsi, tekir, istavrit tepsisi oluyor. dizi dizi dizilip, 200 derecede 10 bilemedin 12 dakikada pişmiş ve muhteşem oluyorlar.
bir de bu aralar otla içini doldurduğum çipura veya levreklere daha kışı kesecek tatlat uyguluyorum. üzerlerine çıtır bir kaplama yapıyorum. kimyon tohum, kişniş tohum, tuz, karabiber, azıcık bidicik paprika, bazen de susam. iki ekleyip bir çıkartıyorum, devamlı değişiyor. çipuranın daha belirgin bir tadı olduğu için, bu kaplamalar, genelde levreğe daha bir tat veriyor. fotodaki çipura.
yanına da, bol baharatlı ekşi çıtır çıtır bir salata, lahanadan, kırmızı lahanadan, taze kişnişli, bitter yapraklı bir salata…
aşçının instagram notu: fotolar benim istanbulfood‘un instagram hesabından alınmıştır. takip etmeyen varsa, buyursun…
AGA, ah AGA! Bir gün onunla aynı mutfak içinde bulunuruz da yemek pişirmek kısmet olur umarım. Hayalimdir AGA, ama ülkemde herşey pahalı, çok pahalı.
Kuzine konusunu gorunce atladim! Aga’ya ne diyorsunuz kuzine icin? Elbette cok pahali ama bu dokum firin isi gercekten fark yaratiyor mu dersiniz?