Bir Akdeniz Destanı…
23.11.2014, RADİKAL
Kitap, Orhan Veli Kanık’ın o güzel şiiri ile açılıyor, Eskiler Alıyorum…
Kuzguncuk’ta balıkla, denizle, Boğaz’la geçen bir çocukluk onunkisi. İstanbul, kuşkusuz rakı ve balık ile olan bağımın nedeni diyor. Tan Morgül’ün nefis kitabının adı ise Rakı and Fish, A Mediterrenean Seafood Odyssey.
Tan Morgül, benim için balık, balıklı sofralar, İstanbul, Boğaz demek ve bu şehire olan sevgisini deniz kültürü üzerinden anlatıyor bizlere uzun zamandır. Rakı Ansiklopedisi’nde meyhane, balık ile ilgili maddelerinin yanı sıra, İstanbul Meyhaneleri ve Balık Lokantaları’nın da yazarlığını Ulus Atayurt ile paylaşıyor.
Tan’ın son kitabı Rakı and Fish, çok yerinde bir önsöz ile başlıyor, kitabı değerlendirirken bizleri neyin beklediğini, kitabın ne olup ne olmadığını anlatan. Sonra kendisinden notlar geliyor, Istanbul’a olan sevgisi ve Kuzguncuk’ta hiç tutulamayan o balıklar, Ziya Amca’nın dükkânından alınan oltalar, tarihi kahramanlar… Kitabın özetini ise Ara Güler’in sözleri belirliyor: ‘Ne ağ, ne olta, balık rakıyla yakalanır.’
Fotoğraflı ve resimli bir masal kitabı. Konu Akdeniz de geçiyor, kitabın karakterleri de limanlardaki sevgililer misali, şehirlerini Tan ile paylaşan balıkçılar, restorancılar, aşçılar, yaşlılar, Akdenizliler.
Kitap balık, deniz, deniz ürünleri üzerinden şehirleri inceliyor. Tan, bir şehri anlatırken o şehrin deniz ile ilgili tarihinden başlıyor, balıkçılığından, balık ile ilgisinden, sofralarından devam ediyor, Evliya Çelebi, İbn Battuta, Piri Reis de bize eşlik ediyor…
Şehirlilerin sofraları, balık yemekleri, alışveriş kültürü, hangi balığın nasıl pişirildiği, balık ve deniz ürünü pazarları, her şehre özgü, balığıyla ünlü lokantalar hem fotoğraflarda hem de Tan’ın kaleminden hayat buluyor. Ara ara ağzımın sulandığını da eklemem gerek. Ve evet, ellerinde rakı ile gezmişler tattırarak, anlatarak, şehirlerin mutfaklarını gözlemleyerek. Destanımsı bir yolculuğa çıkartıyor sizi, İstanbul, Lizbon, Beyrut, Marsilya, İskenderiye, Cenova, Tunus, Dubrovnik, Tanca, Atina’da.
Slow Food’a gönülden bağlı olan Tan, haliyle balık ve deniz için yapılan kampanyalardan da, sürdürülebilirlikten de bahsediyor. Global olan gerçekler de var, küçük balıkçının yok olması, devleşen balık endüstrisi, yok olmaya yüz tutan balık türleri, denizlerimizin durumu gibi… Kitap, bir balık severin, balık etrafındaki kültürü her yönüyle işlediği bir çalışma.
Sohbet ederken, diğer şehirlerde karşılaşıp da bizde çok rastlanmayan çiğ balık tüketiminden etkilendiğini söylüyor. Ve çok güzel bir gözlem ekliyor, ekonomik kriz, kış, soğuk, suratsız bir zamanda gezdiklerini ama Türkiye’nin tersine insanların hayata dönük, daha keyifli, daha mutlu olduklarını…
Ve evet, ellerinde rakı ile gezmişler tattırarak, anlatarak, şehirlerin mutfaklarını gözlemleyerek.
Nasıl buldun kitabı diye soruyor, söylüyorum: Benim için çok önemli bir kitap. Zira inandığım şeylerin altını çiziyor. Yemek tarifi olmayan ve restoranların tanıtılmadığı kitapların yapılabildiğinin de. Bir malzemenin üzerinden coğrafyalara, şehirlere ve onların yemeğine, sofrasına, kültürüne, insanına, alışkanlıklarına gidilebileceğinin de, bizi ayakta tutan yemeğin, bizi biz yapmasının, bizi biraraya getirmesinin de. Bir deniz etrafında kurulan sofralar misali.
Kitabın doğal akışı, şehirlerde mecburen geçirilen kısa zamanı örtüyor. Fotoğraflarda ve yazıda şehirler ile kurulan bağ, sizi zamansız, uzun ve derinden hisler ile bırakıyor. Hani, gitmiş kadar oldum denir ya, öyle.
Fotoğraflar Stratis Vogiatsiz’in kadrajından, sizi o şehre zımbalayacak kadar kuvvetli, doğal ve kitabın içeriğiyle de bir o kadar bütün. Çizimler ise Ceren Oykut’un, hem hayat var, hem mizah, hem şehir hem de insan. Uzun uzun baktırıyor çizgilerine Oykut. Fotoğraflar, çizimler hem tüm içeriği destekliyor hem de onunla akıp gidiyor. Hiçbiri birbirinin önüne geçmiyor, hepsi birbirini destekliyor, bir bütünü oluşturuyor. Editörlüğünü ise sevgili Nazlı Pişkin üstlenmiş, onun kadar yemek kültürüne, etimolojiye, tarihe hakim bir araştırmacı da bu ekibin doğal bir parçası olmuş.
İki yıla yakın zaman almış, başlangıçtan elinde tuttuğu güne kadar, Mey’in sponsor olduğu bu kitap. Gelelim işin nane kısmına, alkol yasası yüzünden bu güzelim kitap Türkiye’de satılamayacak. Zira marka pazarlamasına giriyormuş.
Olsun ben gene de göğsümü gere gere herkese tavsiye edeceğim, Amazon’dan alıp hediye yollayacağım, tüm tanıdıklara önereceğim. Ama önce bir bitireyim de, zira elimden bırakamıyorum.
Kitabın Künyesi:
Rakı and Fish
Tan Morgül
Halk Plajı Yayınları
İstanbul, 2014