üç antep, alttan al, üstten çevir, iki belçika, bir oxford, oldu sana karaca deseni. seyyahlık kanımızda, müzik kalbimizde, biletler elimizde, bavul daha hazırlanacak olunca, e bir de werchter olunca, bize de gitmek kaldı. line-up pek acaip, en büyük rock festivallerinden olması ve fütursuzca belçika biraları ile izleniyor olması bu işi katlaya katlaya keyifli kılıyor. hele de pek değerli emrah’da geçirilecek yeme-içme-dinleme-keşfetme-baştan tekrar seanslarımızı düşündükçe bir hoş oluyorum doğrusu… az gün kaldı. çok az.
aşçının akşam yemeği: günün menüsü kuzu kaburgadan kalın dilimler. limon, sızma, bahçeden kekik ile azıcık çevirip, pıt pıt pişiverecekler. yanına bol domatesli, mercanköşklü, sızma zeytinyağlı bir salata ile yaz sofrası olacak. aşçının hep düşünen sesi: eğitim verdim bugün, ama dün katılan 25 kişi nerede… bugün sözüm ona 27 kişiydik, gele gele 8 kişi geldi. ne güzel olacaktı, gelmeyenlerin de kulağında anlattıklarım küpe olsaydı. neden bu kadar ayaklarına gelmiş bir teklif kullanılmaz anlamıyorum. herkes herşeyi biliyor mu gene. heralde… ben bilemedim, affola! aşçının fotoğraf notu: o sandalyede oturmak istiyorum, gelip geçene bakmak, ona laf atıp buna sataşmak. çok mu?