Biraz Maya, Biraz Gram ve Didem
08.02.2015, Radikal
Gram Maslak’tayız, yoğun öğle servisi yeni bitmiş, personel bir nefes almış. Sakin sakin yemek yiyen bir iki masa kalmış. Gram Pera’dan sonra ikinci Gram burası. Mekan ilkiyle karşılaştırınca oldukça büyük, masalar kişi sayınıza göre ve beyaz örtülü. Menü gene tahtada yazıyor, salatalar, zeytinyağlılar ise tezgah üzerinde teşhir ediliyor. Pastane bölümü, mutfağın karşı çaprazında, mutfakla hamurluların arasından koridor geçiyor. Gelen geçen bir sağa bir sola bakıyor. Sağım tatlı solum tuzlu.
Mevsimine göre her gün değişen soğuklardan, bol sebze çeşidi ve baklagilden oluşan zeytinyağlılar, salatalar ile başlayabiliyor ve tahtada yazan sıcak yemeklerle devam ediyorsunuz. Dedim ya Gram Pera ile aynı sistem. Maslak gibi bir yer için biçilmiş kaftan zaten Gram’ın yemekleri. Yüksek tavanlı, keyifli, iş merkezinin içinde olduğunu hissetmediğin bir atmosfer yaratmış Didem.
Herkesin iyi yemek hakkı der Didem. Makul fiyatlara, bir öğle yemeği molası arasında Maslak gibi yüzlerce, binlerce ofis barındıran bir mahalle içinde fast food, köfte, tost, sandviç, çorbadan bıkanlara, gerçek yemek isteyenlere misafirlerini ağırlayanlara, iş yemeklerine uygun bir yer Gram Maslak.
Çok tarif birikmiş diyor Didem. Elimin altında yeni kitabı var, Biraz Maya, Biraz Gram; İstanbul’da Mevsim Malzemeleri ile Yemek Pişirmek. Bir yandan sohbet, bir yandan ne yesem derken, yemek kısmı kolay halloluyor, pazı sarma benim oluyor, Didem de hamburger söylüyor kendine. Her gün bu hamburgeri yiyebilirim diyor gülerek. Haklı, yenmez mi! Brioche hamurundan yaptıkları hamburger ekmeği arasında kocaman bir hamburger köftesi, yanında patates cips, nasıl ağız sulandırmaz ki.
Bu ikinci kitabı Didem’in. Şimdiye kadarki en şahane isimli kitap olan, ilk kitabı ‘Kızınız Defne’yi Oğlumuz İskorpite…’ den sonra geldi ‘Biraz Maya Biraz Gram’
Didem’in malzeme ile ilişkisi onun mutfak felsefesini de ortaya koyuyor. Yıllardır işletmelerinde az ve öz malzeme ile misafirlerini ağırlıyor, pazara da gidiyor, balık haline de. ‘Aşçılığı ve lokantacılığı hayata geçirirken samimiyeti kaybetmemek benim için asıl olan o’.
Ayların Didem ve mutfağı için ne ifade ettiğine, hangi malzemelerle ne pişirdiğine, çalışma arkadaşları ile olan sıcak ortama, onlarla sohbetine de tanıklık ediyoruz. Kitap, tarifleri, fotoğrafları, tasarımı ile Didem’in samimiyetini birleştirmiş. Hem bir mutfak ajandası, hem de genç ve başarılı bir şefin İstanbul’da elimizin altında bulabileceğimiz malzemeler ile neler yapılabileceğini anlatan bir tarif kitabı. Kimsenin bahanesi kalmamalı artık. Kitap da var, malzeme de. Tariflerle kışın ısınıyor, yazın da hafifliyorsunuz.
Yıllardır mutfaklarında malzemelerini kullandığı tedarikçilerinden bahsetmeyi de ihmal etmiyor. Zaten iyi malzeme olmazsa, iyi yemek de olmaz! Adapazarı’ndan kabak getiren Enes abiyi, Antakya’da yıllardır nar ekşisi ve bilumum malzemeyi aldığı Aşkın abiyi, yıllardır kuzu aldığı kasabı Şevket Bey’i…
Fümeleme sırlarını da paylaşıyor, sous vide tekniği ile ilgili sonradan değişen düşüncelerini de, onsuz yapamadığı erken hasat zeytinyağının hikayesini de, babasının Marmaris’ten yolladığı bergamotları da.
Adı üstünde, Lokanta Maya ve Gram’da yediğimiz yemeklerin kitabı bu. O suyuna ekmekleri şamandıra etmekten kendimi alamadığım kuru fasulyeli deniz mahsulleri, bir başlayınca sofradakiler ile paylaşmak istemediğim füme çipura, bana bile tatlı yediren panna cotta, en sevdiklerimden çıtır hamsi, ızgara ahtapot hepsinin tarifi var. Deniz ürünü saydım hep farkındayım, ne yapayım, Didem’in balık ve deniz ürünü konusunda çok usta olduğunu düşünüyorum!
Mevsimin tabakta kendini gösterdiği az lokantamız var zaten, bu kitap da tam yerine oturuyor. Esen Karol’un tasarımı kitabı kullanmayı kolaylaştırıyor ama ben esas kitabın sırtına bittim! Kütüphanemde şahane duruyor! Kağıt seçimi, fotoğrafları da yumuşacık göstermiş, Orhan Cem Çetin’in fotoğrafları kitabı tamamlamış. Onlar da Didem’in dili kadar samimi. Tarif yazılımları o kadar anlaşılır ki, mutfağa ilk girenler bile bu kitap ile lezzetli tabaklar çıkarır diye düşünüyorum.
Yıllardır masasında oturan, mutfağını ve yeni açtığı yerleri takip eden ben bile bu kadar keyif alıyorsam, yeni nesil, şefliğe, işletme sahibi olmaya özenen insanların, onun samimiyetinden ve hiç sakınmadan paylaştığı tecrübelerinden öğrenecek çok şeyleri olduğunu düşünüyorum. Ekibinden sürekli bahsetmeyi ihmal etmiyor, İstinye’deki yeni mutfaklarında hep beraber reçete geliştirip, yeni tatlar üretmeye devam ediyorlar. Didem, ekip çalışmasının bir ortak başarı için ne kadar önemli olduğundan da bahsetmeden edemiyor. Hem Mualla’da var kitapta, onsuz olmaz!
Canım amma yaptın, altı üstü bir tarif kitabı diyebilirsiniz, alın okuyun, anlarsınız neden bahsettiğimi.
Sunuşta, Didem’in ilk cümlesi zaten her şeyi özetliyor: Çalışmayı seviyorum.
Biraz Maya, Biraz Gram
İstanbul’da Mevsim Malzemeleriyle Yemek Pişirmek
Didem Şenol Tiryakioğlu
YKY, Aralık 2014