2013 kendine has bir hızla geçti. o kadar çok iş yapıp, o kadar seyahat ettim gene de bitmedi. bereketliydi ama tuhaftı. kararlar, işler, olaylar çevresinde biraz başım da döndü doğrusu. tabii herşey güzellikler içinde geçmedi, ama olsun varsın, hayat bu, hep gülücükler ile gelmiyor ki! herşeyi kucalamak gerekiyor bazen, derince içine çekmek!
gezip de ilk-en sevdiğim yer vietnam oldu, doğallığı, insanları, mutfağı, hele de sokak yemekleri beni benden aldı. gene gene üstüste gidip gene ençok sevdiğim şehir londra oladursun, mad’e katılmak bana başka bir türlü ilham verdi, hikayeler şaşırttı, gerçekler ise afallattı, kendimden birçok parça ise önümde duruyordu… müzik de eksik kalmadı bu sene, north sea jazz festival bize yen bir festival olgusu öğretedursun, her sene neden gitmek gerektiğini anlamamız kısa sürdü, o müzik idi ihtiyacımız… kars’ta peynirin başına geçtik, procida ise benim kaçamağım oldu, deniz, sahilde kitap, öğlen yenilen tepeleme makarnalar, balıklar, şaraplar… ayvalık ise kısaydı, ama şemsa ile kendimize gelmiştik, baharda ayvalık başkaydı! berlin’de de beni gene cocolo karşıladı, diğerlerinin yanısıra…
böyle leziz seyahatler senesiydi, döndüğümde ise hep yemek severler vardı yamacımda, yemek turlarım beni beklerdi. ne çok, ne güzel insanla tanıştım… bunlar kötü olanları unutturdu, bir iki kazık da yemedim değil, saflık iyilik herkesde kalan bir erdem hiç değil. varsın olsun. herşeyden öğrendim, öğreniyorum.
bu yıl yemekten daha öte şeyler oturdu hayatıma, dillendirmediğimiz konular döküldü ağzımızdan, yeni ümit doğdu, akıllar açıldı, vay be dedirtti… vay be, hala ümit var!
2014 mü? hiçbir fikrim yok! planım da!