Sabiha Gökçen havaalanına ilk gelişim.
Anadolu tarafına inşa edilmiş belki de en mantıklı yer.
Aslında Harem otogarının içinden uçak geçeni, kalabalık, bir tek kafe, bir tek büfe gazete satan, o kafenin kötü mamaları ve kötü kahve, mecbursun, yemezsen değilsin, o da ayrı tabii.
Kurtarıcım olan Türk kahvelerimden sonra iç bekleme salonuna giden sonsuz sıranın ne zaman biteceğini düşünüyorum. Van, Ankara, Trabzon uçakları birbirine çok yakın zamanlarda kalkıyor, sırada da renkli bir Türk motifi hakim. Sigara içmenin maalesef serbest olduğu bu kafede, kahvelerimi bitirip, bekleme salonu tarafına doğru gitmek istiyorum.
Sabah sabah açıkçası hoşuma gitmedi.
Hem tost makinesinin yanık yağ kokusu, hem sigara dumanı… Birçok tiryakinin burayı seçme sebeplerinden biri olabilir mi acaba? Yok canım, sigara bu kadar bağımlılık yaratır mı? – Gülüyourm kendi kendime-
Bayağı alışmış Anadolu kesimi buraya, sonuçta bir kurtarıcı ne de olsa.
Neyse, uçağa binelim, Bodrum’a inelim, evimize gidelim, mayomuzu giyelim, denize cup!