sıcaktan değil de rutubetten hepimizin fenalık geçirdiği şu günlerde öğlen yemeklerinde ofiste değilsem, gram pera, kantin, şahin lokantası’nı tercih ediyorum çoğunlukla. ev-ofis durumunda ise soğuk salatalar ile idare etmeye çalışsam da yetmiyor bazen, o zaman da koca bir kase yoğurdu mideye indiriyorum. sıcaktan bazen canım isetmiyor bazen de tam bir canavar kesiliyorum. koşturmaya girdiğim bu sıcak günlerde ise arada öğünleri atlayıp sonra da yemeğe balıklama dalıyorum.
aşçının sürekli yediği: ama itiraf etmeliyim ki bu aralar en çok tekrar ettiğim sarımsaklı taze fasulye… herşeyin yanına güzel gidiyor ama başlı başına bir yiyecek bence. metin usta’nın bahçesinden toplayıp getirdiği taze fasulyeleri zaten ayıklarken çerez niyetine kemiriyorum. altı kalın bir tavaya biraz tereyağı, üzerine fasulyeler, tuz, sızma zeytinyağı, bir iki kaşık kadar su, ve iki diş sarımsak rendeliyorum, üzerini kapatıp arada bir karıştırarak pişmesini bekliyorum, ama dişe gelecek kadar pişmesini, muşmula olmasını değil. bu tarif river cottage kitabından, severek uyguladığım hem de değiştirmeye gerek kalmadan…
aşçının beğenmediği: pipa’ya gittim ve etkilenmedim, normal tatların sunulduğu, yazılıp çizildiği gibi olmayan bir italyan restorantı daha diyebilirim sadece. yediklerime ödediğim para da bence bir lokma fazlaydı. kötü müydü, hayır, yerden yere vuracak bir durum yok, sadece yemek yedikten sonra bana birşey katmadı, yeni bir lezzet kazandırmadı, vasattı, gene son derece güvenli bir yemek menüsü ile karşılaştım. o kadar iyi olduğu söylenen şefin bir adım ileri giderek daha cesur bir menü yapmasını isterim-isterdim doğrusu.