ops! sürprizi mahvettim. salya sümük ateş üçlemesi arasında yemek yazabilmek çok zor. zor zira ilham de gelmiyor midem de fena. tek istediğim uyumak ve çorba içmek, bir de peynir ekmek.
tavuk suyu bitti, ne varsa tarhanada var derken; kuzukulağı ve tarhana çorbası geldi aklıma. uyar dedim içimden, tarhanaya ekşi bir tat muhakkak uyar. mustafa’nın tarla domatesi dediği, mevsimin sonu, benim de çorba için çantama attığım bir tane domatesi doğrayıp zeytinyağı ile çevirdim, birazcık pul biber, suda erittiğim tarhanayı ekleyip, karıştımaya devam ettim. koyulaştığı zaman üzerine incecik doğradığım kuzukulaklarını ekledim. tıkırdayana kadar onlar da pişti zaten. bir iki taşım kaynatıp, altını kapatıp, üzerine filtre edilmemiş zeytinyağı ekledim. dinlendirecektim ama dayanamadım ki! kepçe kepçe, neredeyse kaseyi yalayarak içtim. ikinci kasede sabır göstererek kızarmış ekşi maya ekmeğin üzerine bir fırt sarımsak sürerek, azıcık zeytinyağı gezdirerek, onu da yanına katık ettim.
akşama kalır mı bilmiyorum. bu kışın tarhanası belli oldu.
aşçının kart sesi: tarhanayı yurdagül yaptı, bu seneki son senelerin en iyisi, muğla’dan. kışın ortasını bulmadan bitecek belli!